ABD’de Şubat ayında enflasyonun yükseldiğini gösteren veriler, geride bıraktığımız hafta risk iştahını baskılayan ana unsur oldu. TÜFE’deki yükselişe tepkisini sınırlı şekilde gösteren piyasalar, ÜFE’deki artışın bunu teyit etmesiyle birlikte daha net bir karşılık verdi. ABD 10 yıllık tahvil faizi 4,30%’u görürken, Dolar endeksi yaklaşık 2 haftanın en yüksek seviyesine ulaştı.
Önümüzdeki hafta ise tüm bu verilere karşı hassasiyetin artmasına neden olan Fed, para politikası beyanatını gerçekleştirecek. Şu ana kadar verilen mesajlar, yakın gelecek için faiz indirimi konusunda temkinli olunduğu gösterdi. Ancak piyasanın verdiği tepkiye bakılırsa söz konusu yakın geleceğin Mart ve Mayıs toplantılarıyla sınırlı kaldığını görüyoruz.
Yukarıdaki grafikte görüleceği gibi, swap piyasaları Haziran toplantısı için 25 baz puanlık faiz indirimini 57% ihtimalle fiyatlıyor. Bu oran enflasyon verileri öncesinde 70%’lerdeydi.
Piyasa beklentileri ve bazı Fed yetkililerinin açıklamaları faiz indiriminin yaklaştığı senaryosuna ağırlık kazandırıyor. Ancak ekonomik göstergeler aslında hala buna emin olmak için erken olduğu görüntüsünü veriyor. İstihdam piyasası hala sıkı ve enflasyon son aylarda baskılanmaya karşı koyuyor.
İşte bu nedenle, Powell’ın daha temkinli açıklamalarına karşılık daha fazla ipucu sunma ihtimali bulunan projeksiyonları takip ediyor olacağız. Bu nedenle Aralık ayında yayımlanan projeksiyonları hatırlamakta fayda var;
Aralık ayında 2024 için büyüme projeksiyonu 0,1% aşağı çekilmiş ve 1,4% olarak belirlenmişti. Bunda yeni tahminlerin hem bu yıl, hem de gelecek yıl için tekrar benzer oranlarla aşağı çekilmesi sürpriz olmayacak.
İşsizlik oranı için 2024 ve 2025 projeksiyonları 4,1% olarak sabit bırakılmıştı. Ancak faiz seviyelerinin istihdam piyasasına etkilerine yönelik beklentilerin etkisiyle yukarı yönlü güncellemeler olabilir.
Asıl kritik kalemlerden enflasyon ve faiz projeksiyonlarına geçebiliriz. PCE enflasyonu projeksiyonu Aralık toplantısında 2024 için 2,5%’ten 2,4%’e çekilmiş, çekirdek PCE enflasyonu da 2,6%’dan 2,4%’e indirilmişti. Henüz ilk çeyrek bitmese de manşet PCE tahminle aynı düzeyde, ancak bunun iyi bir şey olduğu sonucu hemen çıkarılmamalı. Çünkü enflasyonu yukarı yönlü etkileyecek riskler hala güçlü bir şekilde güncelliğini koruyor ve yeni sıkılaştırma adımı beklentisi yok. Çekirdek PCE ise tahminin oldukça üzerinde. Dolayısıyla hizmet sektörü fiyatlarındaki katılığın yumuşaması gerekiyor.
Çekirdek PCE tahmininin değişip değişmemesi de faiz projeksiyonlarıyla yakın ilişkide olacak. Çekirdek PCE’nin katılığı nedeniyle Aralık toplantısındaki projeksiyonlarda yer alan 2,4%’ün sabit bırakılması, 4,6% medyan faiz beklentisiyle birlikte 3 faiz indirimi beklentisini onaylayabilir. Çekirdek PCE projeksiyonunun yukarı yönlü revize edilmesi ise durumu daha karışık hale getirebilir, çünkü bu durumda 3 faiz indirimi fazla görülebilir. Kısaca projeksiyonlarda bu iki kalem ve aralarındaki bağlantıyı takip ediyor olacağız. Bu da bize hem Haziran toplantısı, hem de yıl sonu için ipuçları verecek.
Bu hafta gerçekleşecek Japonya Merkez Bankası (BoJ) para politikası beyanatı son dönemin en önemli kararlarından biri olarak görülüyor. Banka’nın 2007’den bu yana ilk kez faiz artırması bekleniyor.
BoJ aynı zamanda negatif faiz uygulayan tek merkez bankası olduğu için, faiz artırıldığı takdirde bu uygulama şimdilik bitmiş olacak. Yukarıdaki grafikte faiz artırımının swap piyasalarında yaklaşık 67% ihtimalle fiyatlandığı görülebilir.
Son dönemde faiz artırım beklentilerinin yükselmesiyle birlikte Nikkei endeksinde satışlar görüldü, Yen ise Dolar karşısında değer kazandı. Japon tahvil getirilerinde yükselişler izlendi.
Bazı kurumlar Mart yerine Nisan ayında harekete geçileceğini düşünüyor. Ancak bu durum, Mart toplantısının önemini azaltmıyor. Karar bu toplantıda alınmasa bile, verilecek sinyaller önemli olacak. Japonya’da özellikle ücret artışlarının enflasyonist ortamı desteklemesiyle birlikte ülkede uygulanan ultra genişleyici para politikasının karşılanması daha zor hale gelmişti. Mart toplantısında bekleyişin devam etmesi, BoJ’a daha fazla veri toplaması için zaman kazandırabilir.
Faiz politikasının yanı sıra, tahvil satışları konusunda da nasıl bir yol izleneceğine ilişkin sunulabilecek verileri izliyor olacağız.
Merkez bankaları açısından gündem yoğun ve İngiltere de bunların arasında yer alıyor. Ada ekonomisinde hizmet enflasyonu faiz kararı açısından önemli bir konu. Banka daha önce faizlerin uzun bir süre kısıtlayıcı kalması gerektiğine ilişkin açıklaması olmuştu ve bu durumun devam etmesi söz konusu olabilir. Eğer ifadede bir yumuşama olursa, bu faiz beklentilerinin gerilemesiyle birlikte Sterlin’de kayıp yaşanmasına neden olabilir. Tabi bu aşamada son toplantıda hala faiz artırımı yönünde oy kullanan 2 üyenin görüşünü değiştirip değiştirmeyeceği de önemli olacak. Banka’nın bu haftaki toplantısında değişiklik yapması beklenmiyor.
Bu hafta İsviçre Merkez Bankası SNB yılın ilk para politikası beyanatını gerçekleştirecek. Aralık ayında gerçekleşen beyanatta herhangi bir değişiklik görmemiştik ve Banka’nın verdiği mesajlar piyasalarda en az 3. çeyreğe kadar ek bir değişiklik olmayacağı beklentisini oluşturmuştu.
Yukarıdaki grafikte beyaz çizgi SMI endeksini, mavi çizgi İsviçre Frangı’nın Euro karşısındaki seyrini, turuncu çizgi ise İsviçre 10 yıllık tahvil faizinin seyrini temsil ediyor. Şubat ayı başından bu yana CHF tarafındaki değer kaybıyla birlikte endeksin destek bulduğu görülürken, son dönemde tahvil getirisindeki yükseliş dikkat çekiyor.
Burada sorun ECB’nin olası faiz indirimi sürecine girmesiyle birlikte CHF’nin değerli kalma potansiyeli. Yılın başından bu yana EURCHF paritesinde yükseliş görsek de, 2007’lerde 1,67’lerden olan parite şu an 0,96 seviyelerinde. Şu an için enflasyonun seyriyle ilgili, özellikle diğer gelişmiş ülkelerdeki katılıkla kıyasladığımızda daha ılımlı bir görünüm olduğunu söyleyebiliriz.
Toplantıda verilecek mesajlar CHF’de yön belirleyici olabilir.
TCMB Şubat ayında bir hafta vadeli repo faiz oranı olan politika faizini 45%’te sabit tutarak piyasalar beklentilerine paralel bir karar açıklamıştı. Hafize Gaye Erkan yönetiminde toplam 3650 baz puan faiz artırılırken, Şubat ayı yeni Başkan Fatih Karahan’ın ilk toplantısı olmuştu.
Enflasyon Ocak ayında 64,86%’ya kadar yükseldi. Piyasa faizine referans olan 2 yıllık tahvil faizi 48%’in üzerinde seyrediyor. Cuma günü yayımlanan piyasa katılımcıları anketinde yıl sonu enflasyon beklentisi arka arkaya ikinci kez yükselerek 44,19%’a ulaştı.
Bu gelişmelerle birlikte TCMB’nin yeniden sıkılaşma rotasına dönme ihtimali gündeme gelmiş oldu. Foreks anketinde TCMB’nin politika faizinde herhangi bir değişiklik yapması beklenmiyor. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gelişmelerin ve kurun serbest hareketleri neticesinde yılın başından bu yana 9% civarında yükselişin de etkisiyle önümüzdeki dönemde olası faiz artırım kararlarının önünü açabilecek ifadelerin daha fazla vurgulandığını görebiliriz. Bu ihtimal nedeniyle TCMB beyanatı oldukça önemli hale gelmiş durumda.
Piyasa beklentileriyle oluşan bu tahmin, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in değerlendirmesiyle de örtülüyor. Kurum, yerel seçimler ardından para politikasında sıkılaşmanın devam etmesini beklediklerini açıklamıştı.
Hafta boyunca takip edeceğimiz merkez bankalarından biri de Avustralya Merkez Bankası RBA olacak. Banka’nın politika faizinde değişiklik beklenmiyor ve bu 95% gibi oldukça güçlü bir senaryo olarak görülüyor. (Kaynak: ASX)
Yılın ilk toplantısında politika faizi 4,35%’te sabit tutulmuştu. Mevcut sıkılaştırma seviyelerinin enflasyon hedeflerine ulaşmada etkili olacağı belirtilmişti. Bu nedenle şu an için değişiklik beklenmeme ihtimali bu kadar yüksek.
Merkez bankalarının yoğunlukta olduğu takvimde öne çıkması beklenen veri seti ise Avrupa ve ABD tarafında izleyeceğimiz, imalat ve hizmet aktivitesini ölçen öncü satın alma yöneticileri endeksi (PMI) değerleri olacak.
ABD’de Şubat ayında imalat PMI 51,5 puan ile genişlemeyi işaret etmiş ve son 17 ayın en yüksek verisini sunmuştu. Bu veri sonrasında 52,2 puana revize edildi. Aynı dönemde hizmet PMI ise 51,3 ile Ocak ayına göre daha yavaş bir hızda genişleme oluştuğunu göstermişti. Ancak bu veri de sonrasında 52,3 puana revize edilerek genişleme hızının neredeyse korunduğunu işaret etti. Mart ayına ilişkin öncü verilerde genişleme hızlarının bir miktar baskılanması söz konusu olabilir. Ancak genişlemenin devam etmesi ve bunun özellikle imalat aktivitesince desteklenmesi ekonomide ısınmanın devam ettiğine ilişkin ipuçlarının korunmasına neden olabilir.
Euro Bölgesi ve İngiltere tarafında da ABD’de benzer şekilde PMI verilerinin daralma veya genişleme konusunda yön değişimi göstermesi beklenmiyor.