FOREX PİYASASI
Küresel endeksler geride bıraktığımız hafta kayıplarını öne çıkardı. ABD endeksleri haftalık bazda 1% üzerinde kayba hazırlanırken, Japonya’da düşüş 4%’e dayandı. Fransa’da genel kayıplara ek olarak şirket bazlı gelişmelerle endeks 2%’ye yakın kayıp gösterdi.
ABD’de yüksek çarpanlar her pürüz çıktığı zaman gündeme gelen başlık oluyor. Önceki hafta Fed Başkanı Powell’ın Aralık ayındaki faiz indiriminin garanti olmadığı uyarısını içeren açıklamaları, kırılganlıkları tekrar öne çıkardı. Teknoloji sektörüne ilişkin şüphelere, çarpanların yanı sıra yakın zamanda piyasayı olumlu yönde etkileyen yatırım ve işbirliklerinin de yeterli verimi sağlayamayabileceği endişeleri eklendi.
Ancak bu konudaki kararsızlığın kalıcı olma durumuna da şüpheli yaklaşmak gerekiyor. Endeksler rekor bölgelerden çekildiği için, henüz panik havasından çok düzeltmenin gözlemlenmesi gerektiği bir süreçte gibi görünüyoruz.
ABD’de federal hükümetin kapalı kalma durumu 1 Ekim’den beri süregelen önemli sorunlardan biri. Tarihin en uzun kapanmasının sona ermeye ne kadar yakın olduğu da risk iştahı açısından önemli olacak. Bu hafta havayolu şirketlerinin, çalışanların maaş alamaması ardından aksamaya başladığını gördük. Bunun Demokratlar üzerinde olduğu kadar, Cumhuriyetçiler üzerinde de baskı oluşturduğu görülüyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte anlaşma için esneklik sağlanma ihtimalinin daha da arttığı söylenebilir.
En önemli sorunlardan biri de, kapanmanın devam etmesiyle aksayan veri akışı. Normal şartlarda önümüzdeki hafta ABD’de enflasyon verisini izlememiz gerekiyordu. Ancak kapanmanın bu kadar uzaması ile birlikte hesaplamaların nasıl yapılacağı ve eski verinin nasıl açıklanacağı gibi birçok soru işareti var. Bazı Fed yetkilileri geride bıraktığımız hafta istihdam riskinin azaldığını, ancak enflasyon verisinin eksikliğinin önemli olduğunu vurguladı. İstihdam riski azaldı dense de, Challenger işten çıkarma verisi, son 20 yılın en hızlı işten çıkarma sürecinin yaşandığını gösterdi.
Bu belirsizlikler nedeniyle, günlük olarak paylaşılan analizlerimizde yer alan bilgilendirmeleri takip etmeniz, güncel gelişme ve beklentilere ulaşmanıza yardımcı olabilir.
ABD ile Çin arasındaki geçici anlaşmaya rağmen, yukarıda belirttiğimiz başlıklar ve buna ek olarak Çin’de açıklanan veriler ülkenin toparlanma sürecine ilişkin iyimserliği baskıladı. Özellikle de ihracatında daralması, ithalat performansının sanılanın çok daha altında kalması ve ticaret fazlasının da tahminlerin altında oluşması bu tabloyu pekiştirdi.
İngiltere Merkez Bankası BoE, geride bıraktığımız hafta beklendiği gibi politika faizini 4%’te sabit bıraktı. 9 üyenin 4’ü faiz indirimi yönünde oy kullandı. Bu da sonraki döneme ilişkin faiz indirim tahminlerini destekledi. Sterlin’de zayıflama eğilimi ise Dolar’daki kayıplar nedeniyle sınırlı kaldı. Beyanat sonrası İngiltere’de istihdam ve büyümeye ilişkin veriler izleniyor olacak.
İngiltere’de geçtiğimiz hafta BoE’nin politika faizini sabit bırakması ardından gözler oy dağılımına çevrilmişti. 9 üyeden 4’ünün faiz indirimi yönünde oy kullanması, sonraki döneme ilişkin faiz indirim beklentilerinin güç kazanmasını sağlamıştı. Bu nedenle de bu kanıyı destekleyebilecek veri akışı önemli kazanıyor. Hafta içinde de Ada’da açıklanacak istihdam ve büyüme rakamları bu gerekçe ile yakından izlenecek.
Ülkede işsizlik haklarından yararlanmak isteyen kişi sayısı üç aylık gerileme ardından Eylül ayında 25 bin 800 kişi artış göstermişti. Veri tek başına istihdamdaki zayıflık uyarısı için yeterli değil; en azından mevcut artış bunu öne çıkarmıyor. Ancak başvuru sayısında artışların istikrar kazanması bu riski ortaya çıkarabilir.
Ücret artış hızı da önemli göstergelerden biri. Büyümeye yönelik endişelere karşın ücret artış hızı iki aydır hızlanma sinyali veriyor. İkramiyeler dahil ortalama haftalık ücretler Ağustos ile biten üç aylık dönemde, önceli yılın aynı dönemine göre 5% artmıştı. Önceki ay artış oranı 4,8%’di. Ücretlerdeki artışın enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturma potansiyeli, faiz indirim beklentileri önündeki engellerden biri.
Ülkede Ağustos ayı ile biten üç aylık dönemde işsizlik 4,7%’den 4,8%’e yükseldi. İşsizliğin pandemiden bu yana en yüksek seviyelerde olması istihdam piyasasına ilişkin endişeleri canlı tutabilir.
Piyasa beklentisi işsizliğin 4,9%’a yükselebileceği, ücret artış hızının 5% olarak sabit kalacağı yönünde.
Ada ekonomisi yılın ilk çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre 0,3% büyümüş ve önceki çeyrekte görülen 0,7%’lik genişlemeye göre ivme kaybetmişti. Aylık büyüme ise 0,1% düzeyinde oluşmuştu. Hizmet sektörü 0,7% büyüme ile önemli katkıyı sağlarken, üretim sektörü 0,8% daraldı. Hane halkı harcamaları 0,1% artarken, kamu harcamaları 1,3% yükseldi.
Büyümenin baskı altında kalmaya devam etmesi, faiz indirim beklentilerinin korunmasında etkili olabilir. Büyümenin ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre 0,2% düzeyinde olması bekleniyor.
Çin’de enflasyon Eylül’de yıllık bazda 0,3% gerilemişti. Gıda fiyatlarında daha hızlı düşüş bu durumu desteklerken, gıda dışı enflasyon bu durumu dengeleme çabası göstermişti. ÜFE ise aynı dönemde 2,3% gerileme yaşamıştı. Çin’de zayıf ekonomik göstergelerin devam etmesi bir yandan risk iştahını negatif yönde etkilerken, diğer yandan politika yapıcıları yeni teşvikler konusunda baskı altında bırakıyor. Piyasa beklentisi enflasyonun -0,1% düzeyine çıkabileceği, ÜFE’nin ise -2,3% olarak kalacağı yönünde.