Lisanslı ve Geniş Yetkili Aracı Kurum - Lisans No: G-039 (398)

Merkez bankaları ve petrol fiyatları

20 Kasım 2015 GCM Araştırma & Analiz- Araştırma & Analiz

 

Uluslararası piyasaların son yıllarda en çok konuştuğu gelişmeler arasında, “önemli merkez bankalarının para politikası kararlarını” ve “petrol fiyatlarındaki değişimleri” rahatlıkla en üst sıralarda değerlendirebiliriz. Varlık fiyatlarının yönünü tayin edebilen bu iki faktörün önemi, 2015 yılının sonlarına yaklaşılırken çok daha fazla artabilir. Ayrıca merkez bankalarının önümüzdeki dönemde izleyeceği yol haritası ile petrol fiyatlarının birbirinden bağımsız dinamikler olmaması, özellikle Aralık ayının büyük bölümünde konuyu daha da ilginç bir hale getirebilir.

 

“Merkez bankaları ayrışıyor”

 

Dünya her ne kadar globalleşmenin getirdiği sonuçlar ile tüm ülkelerin artık daha iç içe olduğu bir döneme girmiş olsa da, ekonomik dinamiklerin birbirlerinden derin farklılıklar ile ayrışabildiğini yine de görebiliyoruz.  Her zaman göz önünde olan ABD, Euro Bölgesi, Çin, Japonya ve İngiltere ekonomilerinin gösterdikleri performanslar da bu ayrışmayı yansıtıyor diyebiliriz. Tabi ki farklı ekonomik koşullar, farklı para politikası ihtiyaçlarını beraberinde getirerek, finansal araçların ve para birimlerinin değerinde ayrışmaların belirginleşmesine neden olabiliyor. Bu paralelde ABD ve İngiltere gibi ülkelerde faiz oranlarının ne zaman artırılacağı konuşularken, Euro Bölgesi ile Japonya’da ise ek teşvikler ve faiz indirimleri tartışılıyor.

 

“Enflasyon sorunu”

 

Yüksek seyrettiğinde nasıl bir ekonomi için sorun oluşturduğu düşünülüyorsa, enflasyon oranının çok düşük seviyelerde gerçekleşmesinin de önemli problemlerin habercisi olabileceği gerçeğini tüm merkez bankaları biliyor. Bu yüzden gelişmiş bir ekonomide %2 seviyesindeki tüketici fiyat artışının, olması gereken enflasyon şeklinde değerlendirildiğini görüyoruz.  ABD, Euro Bölgesi, Japonya ve İngiltere’de ise enflasyon oranı son rakamlara göre %2’nin oldukça altında gerçekleşiyor. Hatta bazılarında negatif tüketici fiyat değişimleri izleniyor.

 

Bu gibi bir tablo içerisinde öncelikli görevi fiyat istikrarını sağlamak olan merkez bankaları, enflasyon oranının, “hedef seviyeleri” olan %2’ye doğru ilerlemesini amaçlayan para politikası stratejileri izliyorlar. Ancak bu noktada beklentilerin ve tahminlerin de önemli olduğunu belirtmek gerekiyor. Örneğin İngiltere’de Ekim 2015 döneminde TÜFE verisi %-0.1, Euro Bölgesi’nde ise %0 seviyesinde gerçekleşti. Ancak İngiliz ekonomisinin toparlanacağı ve enflasyonun artan tüketici harcamaları ile yükselişe geçeceği düşünülüyor. Ada ülkesinin Merkez Bankası’nın (BOE) da bu paralelde 2016’da faiz artırımına gideceği beklentileri ağırlıkta yer alıyor. Ancak Euro Bölgesi’nde sorunun daha derin olduğu yönündeki kanı ile Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), zaten genişlemeci olan para politikasını daha da gevşeteceği düşünülüyor. Dolayısı ile ECB’nin 3 Aralık’taki toplantısı son derece kritik diyebiliriz. 4 Aralık ise, OPEC’in merakla beklenen toplantısının tarihi.

 

“OPEC 4 Aralık’ta toplanıyor”

 

Gelişmiş ekonomilerde enflasyon seviyelerinin düşük olmasının nedeni sadece zayıf tüketici talebi ile açıklanmıyor. Ayrıca, 2014’ün ortalarından itibaren, global arz fazlası ile ciddi bir gerileme kaydeden petrol fiyatları da, enflasyon oranlarının baskı altında kalmasına neden olan en önemli faktörler arasında. Dolayısı ile petrol fiyatları ile merkez bankalarının para politikaları birbirleri ile ilişkili görünüyor.  Avrupa kıtasının ortak para birimi Euro ve petrolün değerini doğrudan etkileyebilecek kritik toplantılar ise, hemen Aralık ayının başlarında piyasaların merceği altında yer alacak.

 

ECB’nin, düşük enflasyonun başını çektiği bir dizi neden ile 3 Aralık’taki toplantısında, aylık 60 milyar Euro tutarındaki tahvil alım programını genişleteceği ve/veya %-0.20 düzeyinde olan mevduat faizini daha da aşağı çekebileceği düşünülüyor. 4 Aralık’ta ise, dünya petrol üretiminin yaklaşık %40’ını gerçekleştiren Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC), günlük 30 milyon varil olan üretim miktarını değiştirmemesi bekleniyor. Suudi Arabistan liderliğindeki Örgüt’ün, düşen petrol fiyatlar karşısında üretim miktarını azaltarak fiyatları yükseltmek yerine, pazar payını korumak için kotasında bir değişiklik yapmayacağı tahmin ediliyor. Hatta OPEC’in, talepte istikrarlı bir büyüme olduğu gerekçesi ile üretim tavanını artırabileceğini de düşünenler var ve bu tür bir adım petrol fiyatlarını daha da aşağı çekebilir. Tabi ki bu unsur,  enflasyonu %2 seviyesine çıkarmak isteyen merkez bankaları için şimdilik çok iyi bir haber gibi görünmüyor.

 

ECB’nin ve FED’in yılın son ayındaki toplantılarında para politikasında farklı yönlerde adımlar atması bekleniyor. 15-16 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında FED’in düşük enflasyon rakamlarına rağmen faiz oranını artırması beklenirken, ECB’nin ise daha genişlemeci bir tutuma geçiş yapacağı düşünülüyor. Her iki merkez bankasının alacağı kararlar şüphesiz piyasalarda yönü belirleyebilecek önemli gelişmeler olabilir. Ancak bunların yanında, önümüzdeki dönemde de izlenecek olan petrol fiyatlarının seyri ve OPEC’in yapacağı açıklamaları göz ardı etmemek gerekiyor. Birbirleri ile ilişkili bu dinamiklerin, yılın son günlerinde şekillenerek, gelecek senenin trendlerini belirleyebilecek güce sahip olduklarını bilmek, söz konusu süreçte yatırımcılara fayda sağlayacaktır diyebiliriz.

GCM YATIRIM sizin için hazır! Yatırıma başlamaya hazır mısınız?
Yardıma mı ihtiyacınız var? Müşteri temsilcimize merhaba deyin!
Web sitemizi ziyaret eden kullanıcılara mümkün olan en iyi yatırım deneyimini sunabilmek için çerezler (cookieler) kullanmaktayız. Çerez politikalarımızın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.