Petrole Dair Herşey 2
Petrole dair önceki yazımızda, günlük hayattaki kullanımın ağırlık kazandığı bir incelemede bulunmuştuk. Bu kez ise, dünyanın en çok işlem gören iki yatırım aracı olan ham ve brent petrolünün bir finansal varlık olarak karakteristiklerini inceleyip, yatırım kararlarımızı daha sağlıklı alabilmemizi sağlayacak sağlam bir zemin oluşturmaya çalışacağız.
Enerji varlıkları arasında, petrolün işlem hacmi bakımından ilk sırada geldiğini belirtmek gerekiyor. Özellikle dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’de ham petrol fiyatlamaları büyük ilgi çekiyor. Ham ve brent petrolü incelediğimizde, teknik ayrıntılar dışında, yatırım aracı olarak herhangi bir fark bulunmuyor. Aşağıda, bu iki varlığa dair bilinmesi gereken önemli ayrımları görebilirsiniz.
Ham Petrol Brent Petrolü
ABD’de çıkarılır Kuzey Denizi’nde çıkarılır
Cushing/ABD’de fiyatlanır Londra’da fiyatlanır
Jeopolitik risklere karşı daha esnek Jeopolitik risklere açıktır
Ham petrol, ABD’de çıkarılan ve fiyatlanan petrol türünün finansal işlemlerde kullanılan adıdır. ABD’de çıkarılması, izolasyon etkisiyle birlikte özellikle arza ilişkin endişeleri azaltmakta, bu nedenle ham petrol fiyatını dış etkenlere karşı daha dayanıklı kılmaktadır.
Brent petrolü ise Kuzey Denizi’nde çıkarılmaktadır. Küresel etkileşimin daha yüksek olduğu Avrupa’da fiyatlama gerçekleşmesi, brent petrolün dış etkenlere karşı daha hassas tepkiler vermesine neden olabilmektedir.
Bu iki varlık arasında 2007’lere kadar herhangi bir fiyat farkı bulunmamakla birlikte, sonraki süreçte ABD petrolünün üretim ve stok miktarındaki yükselişle birlikte fiyat üzerinde baskı oluşmuş ve şu an bile hala geçerli olan bir fiyat aralığının açığa çıkmasına neden olmuştur. Ham petrol her ne kadar jeopolitik risklere karşı daha dayanıklı olsa da, bu sadece olaylara tepki süresini geciktirmekte, her iki varlık sonuç olarak benzer hareketleri gösterebilmektedir.
Peki petrol fiyatlamalarında neler etkilidir?
Birçok finansal varlığa benzer bir şekilde, petrol fiyatları üzerinde de birçok etkenin bulunduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu süreçte, üretim ve talebe bağlı etkileri incelemek, bu nedenle de makro düzeydeki incelemeler yeterli olabilecektir. Petrolün en popüler yatırım araçlarından biri olmasının sebeplerinden biri de budur. Fiyatlama üzerindeki başlıklara göz atmaya, petrolün çıkış noktasından başlamak daha doğru olacaktır.
Ham petrolün çıkarıldığı alan maliyetler üzerinde oldukça etkili
durumda. Fakat bunun günden güne değişim gösterdiğini görmek pek mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Ancak iş rafine işlemlerine gelince bu durum değişiyor. Bakım, hasar, maliyetleri etkiliyor ve petrolün asıl finansal varlığa dönüştüğü bu süreç, fiyatlara hükmetmeye başlıyor. Örneğin rafineri sürecindeki aksamalar, yangın veya bakım süreciyle birlikte ortaya çıkabiliyor. Bu süreçte, özellikle de beklenmeyen aksaklıklarda, petrol üretiminin azalacağı yönündeki beklenti veya bu olayın vuku bulmasıyla birlikte fiyatın yükseldiği görülebilir. Tabi bu etki ters yönde de gelişebilir. Örnek olarak %90’lık bir kapasite kullanım oranının %95’e çıkması, üretimin artacağı yönündeki beklentileri canlandırarak fiyat üzerinde baskı oluşmasına neden olabilir. 2007’lerden itibaren ham ve brent petrol arasındaki fiyat farkının oluşmasındaki en büyük etkenler arasında, kapanan bazı rafineriler sonrasında stok petrol stoklarının yükselmesi yer alıyordu.
Politik unsurlar da bu konu incelenirken göz ardı edilmemeli. ABD ürettiğinden çok fazla tüketen bir ülke. Petrol konusunda da bu tutum geçerliliğini koruyor. Yani 1973’teki gibi küresel bir petrol krizi, ABD ve diğer gelişmiş ekonomiler için uzun vadeli hasarlara yol açabilir.
Bu nedenle ABD hükümeti büyük bir stok tesisi (Stratejik Petrol Rezervi – SPR) kurdu. ABD Başkanı, bu rezervden tüketim yapılabilmesi veya stoklanma sürecinin başlaması konusunda emir verebiliyor. Asıl amaçlar arasında ise, sert fiyat hareketlerine maruz kalmayarak ülkenin büyük petrol firmalarını koruma güdüsü bulunuyor. Ek olarak, hükümetin de vergi artırımı gibi araçları söz konusu. Bu faktörler fiyatı hem arz, hem maliyet yönünden etkiliyor.
Diğer bir unsur ise yatırım kararlarından geçiyor. Petrole bağlı her endeks, gün içinde talep miktarına göre yükselir veya düşer. Birçok piyasa katılımcısı, gerçekten teslimatı almakla ilgili değildir. Bu yatırımcı tipi genellikle düşük fiyattan alıp, yüksek fiyattan satma çabasıyla işlem gerçekleştirmektedir. Spekülasyonun piyasaya dahil olmasıyla birlikte, fiyat yapılanması da değişim gösterir. Buna göre, politik belirsizliğin arz ve fiyat ilişkisini etkileyen önemli bir faktör olduğunu belirtebiliriz. Büyük imalat ülkeleri (Çin gibi) resesyona doğru ilerleye de bilir, güçlü ekonomiye dair işaretler de verebilir. İşte bu yöndeki hareketler, fiyat üzerinde etkisini net bir şekilde hissettirebilir.
Makro ekonomik göstergeler ve jeopolitik süreç de, her vadede etkisini hissettirebilecek başlıklar arasında yer alıyor. Özellikle petrol üreten ve tüketimde büyük payı olan ülke ekonomilerine dair takvim verileri etkili olabilirken, bu ülkeleri etkileyen jeopolitik riskler, arz ve talebe dair endişeleri beraberinde getirebilir. Bu nedenle üretim bölgesinde riskin artması, petrol fiyatını yükseltebilirken, tersi durumda baskı oluşabilir.
Ülkelerin şirketlerini koruma amaçlı hareketleri de fiyatları etkilemektedir. Rusya ve Suudi Arabistan gibi tükettiğinden çok petrol üreten ülkeler, doğal olarak fiyatın yüksek olmasını ister, böylece ihracatçısı daha çok kazanacaktır. Diğer yandan İtalya, Japonya gibi az üretim yapan ülkeler ise petrol fiyatının düşük olmasını ister. ABD’de ise, genel ekonomiye baktığımızda her ne kadar fiyatın düşük olması istense de, ülke ekonomisin bel kemiği durumundaki çok sayıda istihdam sağlayan dev şirketler bu fiyat seviyelerinden zarar görebilir.
Diğer yatırımcı bağlantılı faktörler de ham petrol üzerinde etkili olabilir. 2008 krizi sonrası birçok kişi parasını güvene almaya çalışacak bir yatırım aracı aradı. Petrol de bu araçların başında yer alıyordu. Öyle ki petrol fiyatları düşen fiziki talebe karşın yükseliş yaşadı. Yatırımcı böyle süreçlerde volatiliteden hoşlanır. Çünkü fiyat yükseldiğinde elden çıkarma şansı ve aynı şansı tekrar yakalama potansiyeli artış gösterir. Spekülatörler ve onları destekleyen bilgi sağlayıcılar, bu dönemlerde haberlere aşırı reaksiyon gösterme çabasında olabilir. Bu nedenle fiyat üzerinde petrolle bağlantılı olmayan faktörlerin de etkisi söz konusu olabilmektedir. Ancak bunun kriz ve krize yakın süreçlerde yaşandığını bilmek gerekiyor. Çünkü petrol yatırımcısı birçok finansal araca göre daha realist olma eğilimindedir.
Forex katılımcısının ekonomik takvimlerde kaynak olarak gördüğü ABD ham petrol stok değişimi verisine de değinmek gerekiyor. Veri özellikle son haftalarda etkisini artırarak göstermeye başladı. Öncelikle, verinin sürpriz sonuçlar doğurması, doğal olarak fiyatı da daha fazla etkilemektedir. Stoklarda keskin bir düşüş, talebin artışını göstermekte ve fiyatı yukarı taşıyabilmektedir. Tersi durumda da fiyat üzerinde baskı oluşması muhtemeldir.
Ancak bu kısımda petrol yatırımcısının günlük olmayan işlem kararlarını da her zaman bir köşede bulundurmak, trendi takip etmek gerekmektedir. Yıllardır biriken stoklarla birlikte aşağı yönlü bir baskı oluşmuştu. Bunun oluşturduğu baskı, stoklardaki sert düşüşle birlikte toparlamaya geçti. Buraya kadar her şey denklemine oturuyor. Ancak sonraki hafta, yine bir düşüş gördük, fakat bir farkla. Bu sefer önceki düşüşten daha hafif bir azalma görüyoruz. Yani talepte bir zayıflama var. Bu da fiyat üzerindeki baskıyı desteklemiş durumda. Küresel riskler, orta ve uzun vadedeki yatırımcı kararları, şirket haberleri ve politika yapıcıların kararlarının etkili olduğu ortamda, sadece stok verilerinin yanında büyük resmi görmek her zaman bir adım öne geçmenize katkı sağlayacaktır.
Ezber, petrolde kayba yol açan diğer bir faktördür. Birçok ekonomide yıllar alan veya hiç gerçekleşmeyen konjonktür değişimleri, petrolde 2 yıl gibi kısa bir süreçte gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle, brent petrol – ham petrol fiyat farkı 7 Dolar’dır ve buna göre fiyat uzaklaşırsa alır, yakınlaşırsa satarım kararları kısa vadede etkili olabilecek olsa da, temkinle yaklaşılması gereken stratejilerdir. Çünkü bir yanda küresel olarak etkileri çok hızlı olarak görülen brent petrol, diğer yanda hem yıllardır biriken stok, hem SPR gibi kaynaklara sahip, genel anlamda aşağı yöne meyilli bir ham petrol bulunmaktadır.
Sonuç olarak, petrol yatırımcısı finansal varlık olarak 25 yılı aşkın süredir enerji listesinin ilk sırasında yer almaktadır. Bu süreçte önemli olan, bahsettiğimiz etkenleri iyi anlayabilmek ve buna bağlı işlem stratejileri izleyebilmektir.
Enerji varlıkları arasında, petrolün işlem hacmi bakımından ilk sırada geldiğini belirtmek gerekiyor. Özellikle dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’de ham petrol fiyatlamaları büyük ilgi çekiyor. Ham ve brent petrolü incelediğimizde, teknik ayrıntılar dışında, yatırım aracı olarak herhangi bir fark bulunmuyor. Aşağıda, bu iki varlığa dair bilinmesi gereken önemli ayrımları görebilirsiniz.
Ham Petrol Brent Petrolü
ABD’de çıkarılır Kuzey Denizi’nde çıkarılır
Cushing/ABD’de fiyatlanır Londra’da fiyatlanır
Jeopolitik risklere karşı daha esnek Jeopolitik risklere açıktır
Ham petrol, ABD’de çıkarılan ve fiyatlanan petrol türünün finansal işlemlerde kullanılan adıdır. ABD’de çıkarılması, izolasyon etkisiyle birlikte özellikle arza ilişkin endişeleri azaltmakta, bu nedenle ham petrol fiyatını dış etkenlere karşı daha dayanıklı kılmaktadır.
Brent petrolü ise Kuzey Denizi’nde çıkarılmaktadır. Küresel etkileşimin daha yüksek olduğu Avrupa’da fiyatlama gerçekleşmesi, brent petrolün dış etkenlere karşı daha hassas tepkiler vermesine neden olabilmektedir.
Bu iki varlık arasında 2007’lere kadar herhangi bir fiyat farkı bulunmamakla birlikte, sonraki süreçte ABD petrolünün üretim ve stok miktarındaki yükselişle birlikte fiyat üzerinde baskı oluşmuş ve şu an bile hala geçerli olan bir fiyat aralığının açığa çıkmasına neden olmuştur. Ham petrol her ne kadar jeopolitik risklere karşı daha dayanıklı olsa da, bu sadece olaylara tepki süresini geciktirmekte, her iki varlık sonuç olarak benzer hareketleri gösterebilmektedir.
Peki petrol fiyatlamalarında neler etkilidir?
Birçok finansal varlığa benzer bir şekilde, petrol fiyatları üzerinde de birçok etkenin bulunduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu süreçte, üretim ve talebe bağlı etkileri incelemek, bu nedenle de makro düzeydeki incelemeler yeterli olabilecektir. Petrolün en popüler yatırım araçlarından biri olmasının sebeplerinden biri de budur. Fiyatlama üzerindeki başlıklara göz atmaya, petrolün çıkış noktasından başlamak daha doğru olacaktır.
Ham petrolün çıkarıldığı alan maliyetler üzerinde oldukça etkili
durumda. Fakat bunun günden güne değişim gösterdiğini görmek pek mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Ancak iş rafine işlemlerine gelince bu durum değişiyor. Bakım, hasar, maliyetleri etkiliyor ve petrolün asıl finansal varlığa dönüştüğü bu süreç, fiyatlara hükmetmeye başlıyor. Örneğin rafineri sürecindeki aksamalar, yangın veya bakım süreciyle birlikte ortaya çıkabiliyor. Bu süreçte, özellikle de beklenmeyen aksaklıklarda, petrol üretiminin azalacağı yönündeki beklenti veya bu olayın vuku bulmasıyla birlikte fiyatın yükseldiği görülebilir. Tabi bu etki ters yönde de gelişebilir. Örnek olarak %90’lık bir kapasite kullanım oranının %95’e çıkması, üretimin artacağı yönündeki beklentileri canlandırarak fiyat üzerinde baskı oluşmasına neden olabilir. 2007’lerden itibaren ham ve brent petrol arasındaki fiyat farkının oluşmasındaki en büyük etkenler arasında, kapanan bazı rafineriler sonrasında stok petrol stoklarının yükselmesi yer alıyordu.
Politik unsurlar da bu konu incelenirken göz ardı edilmemeli. ABD ürettiğinden çok fazla tüketen bir ülke. Petrol konusunda da bu tutum geçerliliğini koruyor. Yani 1973’teki gibi küresel bir petrol krizi, ABD ve diğer gelişmiş ekonomiler için uzun vadeli hasarlara yol açabilir.
Bu nedenle ABD hükümeti büyük bir stok tesisi (Stratejik Petrol Rezervi – SPR) kurdu. ABD Başkanı, bu rezervden tüketim yapılabilmesi veya stoklanma sürecinin başlaması konusunda emir verebiliyor. Asıl amaçlar arasında ise, sert fiyat hareketlerine maruz kalmayarak ülkenin büyük petrol firmalarını koruma güdüsü bulunuyor. Ek olarak, hükümetin de vergi artırımı gibi araçları söz konusu. Bu faktörler fiyatı hem arz, hem maliyet yönünden etkiliyor.
Diğer bir unsur ise yatırım kararlarından geçiyor. Petrole bağlı her endeks, gün içinde talep miktarına göre yükselir veya düşer. Birçok piyasa katılımcısı, gerçekten teslimatı almakla ilgili değildir. Bu yatırımcı tipi genellikle düşük fiyattan alıp, yüksek fiyattan satma çabasıyla işlem gerçekleştirmektedir. Spekülasyonun piyasaya dahil olmasıyla birlikte, fiyat yapılanması da değişim gösterir. Buna göre, politik belirsizliğin arz ve fiyat ilişkisini etkileyen önemli bir faktör olduğunu belirtebiliriz. Büyük imalat ülkeleri (Çin gibi) resesyona doğru ilerleye de bilir, güçlü ekonomiye dair işaretler de verebilir. İşte bu yöndeki hareketler, fiyat üzerinde etkisini net bir şekilde hissettirebilir.
Makro ekonomik göstergeler ve jeopolitik süreç de, her vadede etkisini hissettirebilecek başlıklar arasında yer alıyor. Özellikle petrol üreten ve tüketimde büyük payı olan ülke ekonomilerine dair takvim verileri etkili olabilirken, bu ülkeleri etkileyen jeopolitik riskler, arz ve talebe dair endişeleri beraberinde getirebilir. Bu nedenle üretim bölgesinde riskin artması, petrol fiyatını yükseltebilirken, tersi durumda baskı oluşabilir.
Ülkelerin şirketlerini koruma amaçlı hareketleri de fiyatları etkilemektedir. Rusya ve Suudi Arabistan gibi tükettiğinden çok petrol üreten ülkeler, doğal olarak fiyatın yüksek olmasını ister, böylece ihracatçısı daha çok kazanacaktır. Diğer yandan İtalya, Japonya gibi az üretim yapan ülkeler ise petrol fiyatının düşük olmasını ister. ABD’de ise, genel ekonomiye baktığımızda her ne kadar fiyatın düşük olması istense de, ülke ekonomisin bel kemiği durumundaki çok sayıda istihdam sağlayan dev şirketler bu fiyat seviyelerinden zarar görebilir.
Diğer yatırımcı bağlantılı faktörler de ham petrol üzerinde etkili olabilir. 2008 krizi sonrası birçok kişi parasını güvene almaya çalışacak bir yatırım aracı aradı. Petrol de bu araçların başında yer alıyordu. Öyle ki petrol fiyatları düşen fiziki talebe karşın yükseliş yaşadı. Yatırımcı böyle süreçlerde volatiliteden hoşlanır. Çünkü fiyat yükseldiğinde elden çıkarma şansı ve aynı şansı tekrar yakalama potansiyeli artış gösterir. Spekülatörler ve onları destekleyen bilgi sağlayıcılar, bu dönemlerde haberlere aşırı reaksiyon gösterme çabasında olabilir. Bu nedenle fiyat üzerinde petrolle bağlantılı olmayan faktörlerin de etkisi söz konusu olabilmektedir. Ancak bunun kriz ve krize yakın süreçlerde yaşandığını bilmek gerekiyor. Çünkü petrol yatırımcısı birçok finansal araca göre daha realist olma eğilimindedir.
Forex katılımcısının ekonomik takvimlerde kaynak olarak gördüğü ABD ham petrol stok değişimi verisine de değinmek gerekiyor. Veri özellikle son haftalarda etkisini artırarak göstermeye başladı. Öncelikle, verinin sürpriz sonuçlar doğurması, doğal olarak fiyatı da daha fazla etkilemektedir. Stoklarda keskin bir düşüş, talebin artışını göstermekte ve fiyatı yukarı taşıyabilmektedir. Tersi durumda da fiyat üzerinde baskı oluşması muhtemeldir.
Ancak bu kısımda petrol yatırımcısının günlük olmayan işlem kararlarını da her zaman bir köşede bulundurmak, trendi takip etmek gerekmektedir. Yıllardır biriken stoklarla birlikte aşağı yönlü bir baskı oluşmuştu. Bunun oluşturduğu baskı, stoklardaki sert düşüşle birlikte toparlamaya geçti. Buraya kadar her şey denklemine oturuyor. Ancak sonraki hafta, yine bir düşüş gördük, fakat bir farkla. Bu sefer önceki düşüşten daha hafif bir azalma görüyoruz. Yani talepte bir zayıflama var. Bu da fiyat üzerindeki baskıyı desteklemiş durumda. Küresel riskler, orta ve uzun vadedeki yatırımcı kararları, şirket haberleri ve politika yapıcıların kararlarının etkili olduğu ortamda, sadece stok verilerinin yanında büyük resmi görmek her zaman bir adım öne geçmenize katkı sağlayacaktır.
Ezber, petrolde kayba yol açan diğer bir faktördür. Birçok ekonomide yıllar alan veya hiç gerçekleşmeyen konjonktür değişimleri, petrolde 2 yıl gibi kısa bir süreçte gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle, brent petrol – ham petrol fiyat farkı 7 Dolar’dır ve buna göre fiyat uzaklaşırsa alır, yakınlaşırsa satarım kararları kısa vadede etkili olabilecek olsa da, temkinle yaklaşılması gereken stratejilerdir. Çünkü bir yanda küresel olarak etkileri çok hızlı olarak görülen brent petrol, diğer yanda hem yıllardır biriken stok, hem SPR gibi kaynaklara sahip, genel anlamda aşağı yöne meyilli bir ham petrol bulunmaktadır.
Sonuç olarak, petrol yatırımcısı finansal varlık olarak 25 yılı aşkın süredir enerji listesinin ilk sırasında yer almaktadır. Bu süreçte önemli olan, bahsettiğimiz etkenleri iyi anlayabilmek ve buna bağlı işlem stratejileri izleyebilmektir.