Enerji Sektörünün Dönüşümü: Belirsizlikler, Fırsatlar ve Sürdürülebilirlik Hamleleri
2024 yılı, elektrik / enerji sektörü açısından birçok belirsizlik ve fırsatı beraberinde getirdi. Özellikle yılın ikinci yarısında makroekonomik koşullar, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve enerji politikalarındaki değişimlerden etkilenmeye devam ediyor. 2024 yılının son çeyreğine yaklaşırken, enerji sektörü yalnızca ekonomik ve politik gelişmelerle değil sürdürülebilirlik ve dijitalleşmenin sektöre getirdiği yeniliklerle de şekilleniyor. Sektör geleneksel enerji üretim yöntemlerinden uzaklaşarak yenilenebilir enerji kaynaklarına ve akıllı enerji çözümlerine yönelen bir yapıya dönüşüyor.
Türkiye ekonomisinde enflasyon ve faiz oranlarındaki artışın, genel olarak elektrik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin karlılığını ve maliyet yapısını etkilemeye devam ettiği görülmektedir. Eylül ayında TCMB’nin politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tutması, enerji şirketlerinin finansman maliyetlerini baskı altında tutarken, uzun vadeli yatırım projelerine yönelik belirsizlikleri de artırıyor. Her ne kadar sürdürülebilirlik ve dijitalleşme sektörün geleceği olarak öne çıksa da, Borsa İstanbul’da elektrik sektörü bazı finansal baskılarla karşı karşıya. Türkiye’deki yüksek faiz oranları, şirketlerin borçlanma maliyetlerini artırırken, özellikle sermaye yoğun projelere yatırım yapma isteğini sınırlıyor. Elektrik üretim ve dağıtım şirketleri, bu ekonomik koşullar altında operasyonel maliyetleri kontrol altına almak için daha stratejik kararlar almak zorunda kalıyorlar. Ancak buna rağmen, küresel enerji fiyatlarının stabilize olması, şirketlerin maliyetlerini daha öngörülebilir hale getiriyor. Doğalgaz fiyatlarındaki oynaklık bir süre devam etse de, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapan şirketler, enerji maliyetlerini daha istikrarlı tutma avantajına sahip. Bu da bu şirketleri enerji fiyatlarına duyarlılığı yüksek geleneksel elektrik üreticilerine kıyasla daha cazip kılıyor.
→ Borsa İstanbul’da işlem gören elektrik şirketleri arasında Enerjisa, Zorlu Enerji ve Aksa Enerji gibi büyük oyuncular öne çıkmaktadır. Bu şirketler hem iç pazardaki faaliyetlerini hem de yurtdışı projelerini genişletmek için farklı stratejiler izlemeye devam etmektedir. Türkiye’de rüzgar ve güneş enerjisine yönelik teşvikler sektörün uzun vadeli büyüme stratejilerine olumlu katkı sağlamaktadır.
2024 yılı enerji sektörü açısından sadece ekonomik değil, politik gelişmeler açısından da oldukça kritik bir dönem. Türkiye’nin enerji güvenliği konusunda attığı adımlar, (Nükleer Enerji Projeleri, Yenilenebilir Enerji Yatırımları, Enerji Verimliliği ve Teknolojik Dönüşüm vb.) sektör üzerinde doğrudan etkili. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşının enerji tedarik zincirlerinde yarattığı kırılganlıklar Türkiye’nin enerji çeşitliliğine önem vermesi gerektiğini yeniden hatırlattı. Bu doğrultuda hükümetin yenilenebilir enerjiye yönelik teşvikleri sürerken, nükleer enerji ve enerji depolama teknolojilerine yönelik yeni stratejiler geliştiriliyor.
→ Son dönemde sektör, geleneksel enerji yöntemlerinin ötesine geçerek sürdürülebilirlik ve dijitalleşme ekseninde şekillenmeye devam ediyor. Yatırımcılar, kısa vadeli karlılığın ötesinde uzun vadeli büyüme ve sürdürülebilir enerji projelerine odaklanarak yenilenebilir enerji ve dijitalleşme hamlelerine yatırım yapıyor. Sektör, makroekonomik zorluklara rağmen yenilikçi çözümler ve teknolojiye dayalı fırsatlarla geleceğe yönelik olumlu sinyaller vermektedir.
Tarihi zirvesini en son Temmuz 1998’te görmüş olan sektörde baskılanma yaşanarak 2000 yılından bu yana turuncu alanla gösterdiğimiz bölgede hareketini sürdürdüğü görülmektedir. Sektöre yeni dahil olan şirketler olmakla beraber yapılan çalışmalar ve oluşan potansiyel dikkat çekmektedir. Sektöre genel olarak bakıldığında uzun vadeli dönemde beklentiler pozitif yönde olmakla beraber sektöre dahil olan şirketlerin makroekonomik gelişmelere ne derecede uyum sağladığı da ayrıca dikkat edilmesi gereken unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İlaveten finansal performansları, geleceğe yönelik yatırımları, piyasa çarpanları ve büyüme potansiyelleri de belirli filtreleme yöntemleriyle değerlendirilmelidir.
Özetlemek gerekirse; elektrik sektörünü sadece finansal performansa dayalı olarak değil aynı zamanda toplumsal ve çevresel sorumluluklarını da yerine getiren bir oyuncu olarak yeniden tanımlamak gerekli. Bu sebeple önümüzdeki süreçte dijitalleşme ve sürdürülebilirlik, yatırımcıların radarında kalmaya devam edebilir.