Lisanslı ve Geniş Yetkili Aracı Kurum - Lisans No: G-039 (398)

Küresel Piyasalar İçin 2017-1

26 Aralık 2016 GCM Araştırma & Analiz- Araştırma & Analiz

Uluslararası piyasalar tarihe kazınacak bir yılı daha geride bıraktı. Çin kaygılarından petrol fiyatlarına, Brexit’den ABD’nin yeni başkanına kadar, akıllarda yer eden birçok gelişme varlık fiyatlarında ve risk algısında belirleyici oldu. Yeni bir döneme başlamaya hazırlanan küresel piyasaları, yine oldukça ilginç bir yılın beklediğini söylemek yanlış olmayacaktır. 2017’de fiyat davranışlarını etkileyebilecek, yönü tayin edebilecek dinamiklerin neler olabileceği ise, tabi ki piyasaların en çok merak ettiği gündem diyebiliriz. Bu yazımızda, öne çıkabilecek söz konusu faktörleri, fiyatların seyrini değiştirebilecek bazı ana unsurları değerlendireceğiz.

“2016’da Dünyanın Gündemi”

    • Çin ekonomisine ilişkin kaygılar

 

    • Petrol fiyatları

 

    • Brexit

 

    • Fed ve diğer önemli merkez bankaları

 

    • Trump rallisi



2016’da dünyanın dört bir yanından birçok farklı gelişme finansal araçların değerinde etkili oldu. Ancak ana faktörleri yukarıdaki gibi sıralamak mümkün. Tabi yatırımcılar geride kalanları değil, gelecekte nelerin öne çıkabileceğini merak etmekte haklıdırlar. Yine yukarıdaki dinamiklerin bazıları 2017’nin de gündeminde kalmaya devam edeceği için dikkat çekici olmayı sürdürecek. Dolayısı ile bu dinamikleri de göz ardı etmemek gerekiyor.

“ABD’de Trump Dönemi”

ABD’nin 8 Kasım başkanlık seçimi öncesindeki temel algı, piyasalar için kötü senaryonun Trump’ın başkan seçilmesi ile gerçekleşeceği yönündeydi. Anketler de Demokrat aday Clinton’ın, hakkında açılan soruşturmaya rağmen önde olduğuna işaret ediyordu. Ancak Trump seçimden zaferle çıktı.

Seçilmesi halinde bir belirsizlik dönemi oluşacağı, risk iştahının azalacağı, piyasaların görece daha karamsar olacağı yönündeki düşüncenin kırılması çok uzun sürmedi. Trump 9 Kasım sabahındaki zafer konuşmasında devlet adamı duruşuyla dikkat çekti. Ayrıca yeni ABD başkanı olmaya hak kazanan Donald Trump’ın altyapı harcamalarını artıracağı, vergileri indirebileceği, piyasa ve ekonomi dostu politikalar izleyeceği yönündeki algı, tüm dünyada “Trump Rallisi” olarak isimlendirilen bir dönemin oluşmasına temel oluşturdu. Küresel çapta borsalar önemli yükselişler kaydederken, Dolar ise değer kazanımları ile dikkat çekti.

Bu konu ile ilgili olarak piyasalar 20 Ocak sonrasını merakla bekliyorlar diyebiliriz. Yani Trump’ın Beyaz Saray’ı devralmasının ardından neler yapacağını… Yeni başkanın iç ve dış politikasında nasıl bir tutum ortaya koyacağının yanı sıra, enflasyonu yukarı itebilecek kamu harcamalarını artıran ve düşük vergi uygulamayı amaçlayan stratejisi dengelerin değişmesine yol açabilir. Daha güçlü Dolar, daha korumacı bir ABD, daha yüksek enflasyon ve düşünüldüğünden daha hızlı faiz artırmaya yönelebilecek bir ABD Merkez Bankası (Fed), gerçekleşip gerçekleşmeyeceği en çok merak edilen senaryolardan biri olacak.

Trump döneminin, eğer düşünüldüğü gibi olursa, ya da, beklentiler ve spekülasyonlar gerçekleşmezse önemli sonuçları olabilir. Finansal piyasalar için dikkat çekici noktalardan biri ise Trump gündeminin Fed tarafındaki yansımaları olabilir.

“Fed’in Faiz Rotası”

Fed’in, 2016’nın en kritik Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı 13-14 Aralık’ta yapıldı. Son olarak Aralık 2015 toplantısında faiz artırım kararı alan FOMC, bir yıl aradan sonra yeniden faizleri yukarı çekti ve politika faizini %0,50’den %0,75’e getirdi.  Piyasalarda zaten bu hamlenin olacağına neredeyse kesin gözü ile bakıyordu. Asıl merak edilen konu, Fed’in 2017’de kaç kez daha faiz artırımı yapmayı planladığıydı.

14 Aralık 2016’da, FOMC üyelerinin yeni yılda iki faiz artırımı daha yapılacağını düşündüklerini görmeyi bekleyen piyasalar, faizi yukarı çekme adımlarının üç kez gerçekleştirilebileceği yönünde bir tablo ile karşılaştılar. Fed’in görece daha hızlı bir tempoda faiz artırabileceği gerçeği, en belirgin şekilde, Dolar’ın uluslararası piyasalarda değer kazanımlarını genişletmesi ile izlendi.

Fed’in gerçekten 2017’de kaç kez, yirmi beşer baz puanlık faiz artırımları yapacağını şimdiden söylemek zor. Ancak Banka’nın kararlarında etkili olabilecek dinamikler ve bunlara ilişkin olası senaryolar konu hakkında fikir verebilir.

    • ABD ekonomisinin gücü

 

    • Küresel ekonominin temposu

 

    • Küresel siyasi ve jeopolitik riskler

 

    • Trump’ın politikaları

 

    • Petrol fiyatları

 

    • Enflasyon



FOMC’nin kararlarını etkileyebilecek, değiştirebilecek ana dinamikleri yukarıdaki gibi sıralayabiliriz.

    • Görece daha canlı bir ABD ve dünya ekonomisi = Görece daha hızlı enflasyon

 

    • Trump’ın harcamaları artırıcı politikalarının gerçeğe dönüşmesi = Görece daha hızlı enflasyon

 

    • Yükselmeye devam eden petrol fiyatları = Görece daha hızlı enflasyon



Bu başlıkların tersi durumunda;

    • Görece daha soğuk bir ABD ve dünya ekonomisi = Görece daha yavaş enflasyon

 

    • Trump’ın harcamaları artırıcı politikalarının gerçeğe dönüşmemesi = Görece daha yavaş enflasyon

 

    • Yükselişini sınırlayan, durduran petrol fiyatları = Görece daha yavaş enflasyon



Fed’in temel amacı eğer fiyat istikrarını sağlamaksa ve para politikası araçlarını fiyat istikrarının bir göstergesi olduğu düşünülen, global çapta kabul görmüş %2 enflasyon oranını sağlamak için kullanacaksa, yukarıda saydığımız dinamiklerin mal ve hizmet fiyatları üzerinde yaratacağı (ya da yaratacağı tahmin edilen) etkilerini dikkate almaya devam edecektir.

2016’ya başlamadan önce, ilgili yıl içerisinde dört kez faiz artırmayı planlayan FOMC’nin, yılın hemen başlarında Çin ekonomisinin hızlı bir yavaşlama dönemine gireceği yönündeki endişelerin artması ile bu beklentisinden vazgeçmesi, yukarıda söz ettiğimiz denklem adına önemli bir örnek olabilir. Fed’in 2016’yı sadece bir kez faiz artırımı yaparak tamamladığını hatırlatalım. Tabi ki faiz artırım sayısının değişmesinde yine Çin, ya da farklı faktörler (yukarıda belirttiklerimiz ya da yeni unsurlar) belirleyici olabilir.

Daha hızlı enflasyon, daha hızlı bir faiz artırım dönemini, daha yavaş bir enflasyon, 2016 yılında olduğu gibi, Fed cephesinde daha yavaş bir faiz artırım temposunu getirebilir. Bunun bir etkisi olarak, daha hızlı bir faiz artırım dönemi, uluslararası piyasalarda daha fazla değer kazanabilecek Dolar, daha yavaş bir faiz artırım temposu, değer kaybedebilecek bir Dolar anlamı taşıyabilir.

“Küresel piyasalar için 2017” isimli yazımızın bu ilk bölümünde, Trump ve Fed konuları hakkında değerlendirmeler yaptık.  Yine aynı başlık altında yazımızın ikinci bölümünde, petrol fiyatları ve varlık fiyatları ile piyasa algısı üzerindeki etkisinden söz edeceğiz.

Yukarıda değindiğimiz dinamikler ile ilgili olarak daha detaylı çalışmaları, 2 Ocak 2017’de yayımlanması planlanan GCM Forex Yıllık Bülteninde inceleyebilirsiniz.

GCM YATIRIM sizin için hazır! Yatırıma başlamaya hazır mısınız?
Yardıma mı ihtiyacınız var? Müşteri temsilcimize merhaba deyin!
Web sitemizi ziyaret eden kullanıcılara mümkün olan en iyi yatırım deneyimini sunabilmek için çerezler (cookieler) kullanmaktayız. Çerez politikalarımızın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.